Afrika'nın Sorunu 'Katarakt'


Tedavi maliyetleri nedeniyle gelişmemiş bölgelerde bir yılda her 2.000 katarakt hastasından yalnızca bir hastanın ameliyat edilebildiği, Afrika’nın gelişmiş bölgelerinde ise bu rakamın en iyi ihtimalle her 500 kişide bire çıkabildiği saptanmıştır. İHH’nın gerçekleştirdiği “Afrika Katarakt Kampanyası” ile her gün onlarca gözün açılması sağlanmakta ve kampanya sonunda 100.000 Afrikalının ışığa kavuşturulması hedeflenmektedir.

Katarakt neden Afrika’da çok yaygın görülüyor?
Afrika’da sıcak hava, beslenme ve iklim koşulları sebebiyle pek çok insan genç yaşta katarakt olarak görme yeteneğini yitirmektedir. Göz doktorlarının ve tedavi imkânlarının yetersizliği de buna eklenince özellikle kırsal kesimlerde birçok hasta, ameliyat olamadan karanlığa mahkûm yaşamaktadır.



  • 1,05 milyar nüfuslu Afrika’nın %1’i âmâdır.
  • Afrika genelindeki 10 milyon âmânın yarısı katarakt hastasıdır.
  • Afrika’da katarakt hastası olan her 2.000 kişiden ancak biri tedavi olabilmektedir. Bazı Afrika ülkelerinde bu rakam daha da düşmektedir.
  • Dünyada 18 milyon kişi katarakt hastasıdır ve katarakt hastalarının büyük bir çoğunluğu gelişmekte olan ülkelerde yaşamaktadır.

  • Katarakt nasıl tedavi edilir?
    Katarakt tedavisi cerrahidir; ameliyat dışında herhangi bir tedavi şekli yoktur.

    Katarakt ameliyatı hangi durumlarda yapılır?

    Hastanın görüş seviyesi ihtiyaçlarını karşılamasına elvermiyorsa; gözde iltihap gibi bir rahatsızlık nedeniyle katarakt oluşmuşsa; ya da katarakt, hastanın göz tansiyonunu yükseltiyorsa hastanın bir an önce ameliyat olması gerekir.

    Katarakt ameliyatı nasıl yapılır?

    Katarakt ameliyatı, modern katarakt cerrahisi olan FAKO yöntemi veya cerrahi yöntemle yapılan bir operasyondur. Katarakt ameliyatında yapılan işlem, kataraktın alınıp yerine suni bir göz içi merceği yerleştirilmesinden ibarettir.
    Arakan’da Bir El Daha Kalem Tutsun




    Burma devletinin baskıları nedeniyle Bangladeş’e kaçan Arakanlı Müslümanların çoğu kayıtlı mülteci olmadıkları için Bangladeş devletinden hiçbir hizmet alamamaktadır. Sağlanmayan bu hizmetler arasında eğitim de Arakanlı mültecilerin olmayan kendi imkânları tarafından sağlanması gerekmektedir. Hiçbir imkanı bulunmayan mültecilerin çocuklarının eğitim görebileceği bir ilköğretim okulu bulunmamaktadır
    Neden Su Kuyusu ?



    Bütün canlıların ihtiyaç duyduğu temel hayat kaynağıdır su. İnsanlık tarihinin başlangıcından bu yana, medeniyetlerin kurulup yıkılmasında etkin olmuştur. Su yüzünden savaşlar başlatılmış ya da sonlandırılmıştır. Geçtiğimiz yüzyılda dünya nüfusunun hızlı artışına paralel olarak suya olan ihtiyaç günden güne artmıştır.

    Tatlı su potansiyeli sabit olan dünyamızda ise kaynakların aşırı kullanımı ve buharlaşmanın neden olduğu kayıplar, yağışların az olduğu ülkelerde susuzluk sorununu şimdiden birinci gündem maddesi yapmıştır. Ancak mevcut dünya düzeninde ve tüketim anlayışında zengin tatlı su kaynaklarına sahip ülkeler de su rezervlerini hızla tüketmektedir.

    Küresel ısınmanın da etkisiyle suyun azalması, sınır aşan suların paylaşımında problemlerin yaşanması, su kaynaklarının etkin kullanımı için ihtiyaç duyulan finansman sorunları, çevre kirliliği, suyun tarımsal amaçlı kullanımı yakın gelecekte yaşanacağı öngörülen susuzluğun sinyallerini veriyor.

    Sadakataşı için suyun önemi.

    Sadakataşı, yaşam alanlarının, tarım ve endüstriyel bölgelerin atıklarının, gölleri ve akarsu havzalarını kirletmemesi için tedbirler alınmasını ve suyun korunmasını önemsemektedir. Sadakataşı ayrıca, dünyadamızdaki su kaynaklarının tükendiğine, kirletilen suların arıtılmadığına, su üzerinde başkalarının da hakkı olduğuna dikkat çekerek halkı bilinçlendirmeyi ve lüzumsuz su israfını önleyici çalışmalar yapmayı ilke edinmiş, bu doğrultuda çalışmalar başlatmıştır.

    Başlatılan çalışmalar kapsamında Sadakataşı özellikle Afrika’da coğrafi koşullar, kuraklık, altyapı sorunları ve muhtelif istikrarsızlıklar nedeniyle temiz içme suyuna erişim konusunda sıkıntı yaşanan bölgelerde su kuyuları inşa etmektedir.

    Su sıkıntısı yaşanan bölgelerde açılan su kuyuları ile ihtiyaç sahiplerinin içme ve kullanma suyu ihtiyacı karşılanmakta, susuzluk nedeniyle yaygınlaşan salgın hastalıkların önüne geçilmesi amaçlanmakta, bölgelerin su ihtiyacı kalıcı şekilde karşılanarak tarım ve hayvancılık noktasındaki sıkıntılar azaltılıp iş imkanları oluşturulmaya çalışılmaktadır.
    Kenya'lı Abdullah'ın Hikayesi


    Altı aydan beri susan Hasan, durmadan, dinlenmeden, nefes almadan, gevrek ve billur sesiyle sürekli konuşur. Adam, artık erişemeyeceği, yurdunun bir deresini, bir rüzgârını, bir türküsünü dinliyormuş gibi çocuğu dinler. Sonra işini tüketir ve kalkıp gitmeye davranır. O zaman görür ki memleketlisi miniminnacık Hasan ağlıyor. Başka söz bulamaz, "Ağlama be, ağlama be!" Hasan, bir daha Türkçe konuşacak birini bulamayacağına ağlamaktadır.

    Gözyaşı hikâyesinde, Balkan Savaşı kopunca, hudut boylarından akın akın kaçan kalabalıktaki dul Ayşe'nin öyküsü anlatılır. Gece vakti, arkasında düşman, Ayşe at üstünde kafileye yetişmeye çalışmaktadır. Beline sımsıkı yapışan beş yaşındaki Ali, önünde ata bağlanmış kızı Emine, kucağında bir yaşındaki bebeği... Yağmur çıldırmış, sular kabarmaktadır. Ali uyursa düşüp kalacaktır, Emine uyursa yuvarlanacaktır. Kucağındaki Osman uyumazsa gidemeyeceklerdir. "Uyuma Ali, uyuma Emine, uyu Osman'ım!" diye yalvarır. At yığılıp kalır. Emine düşer, Osman'ın canı uçup gider. Ali'yi kurtardım diye şükrederek seyirtir Ayşe, kafileye yetişir. Sabaha karşı bir Türk köyüne gelirler. "Kalk Ali kurtulduk, kalk Ali!" Ali'nin canı bedeninden çekileli çok olmuştur...

    O karanlık rüyanın üzerinden çok yıllar geçti. Hasan'ın konuşacak bir adam bulamadığı için sustuğu Arabistan çöllerinde, Afrika'da binlerce çocuk Türkçe konuşuyor. Şimdi yedi kıtanın herhangi bir yerine yolu düşen Türkler, mutlaka Türkçe konuşan birine rastlıyor. Balkanlar'dan çekilip gelen Ayşe'lerin torunları, uzak hafızalarında o kederli akşamlar, dünyanın uzak ülkelerine gidip yerleşiyor; çocuklarını, Ali'leri, Emine'leri oralarda büyütüyorlar.

    Dedim ya, Galata Köprüsü üzerinde balık tutan Afrikalı çocuğun fotoğrafı, bir fotoğraftan öte öyküler çağrıştırıyor. Türkçe Olimpiyatları dediğimiz şu bahar rüyasının dünyalara sığmaz ne çok anlamı var!